in994-Kırmızı-ve-altın-iç-içe-geçmiş-zaman-çerçevesi

▼

Türkiye’de mayıs ayında laleler alev gibi açıyor. Tarihin derinliklerinde yaşayan bu ülkede, Babalar Günü trompetleri lale çiçeklenme mevsimiyle muhteşem bir şekilde örtüşmekte, kırmızı ulusal bayrak ve altın çiçek denizi rüzgarda iç içe geçerek ulusal ruhun ebedi çerçevesini oluşturmaktadır. Ulusal bayrağımızdaki ateş kırmızısı, yüz yıl önce devrimcilerin kanıyla ıslanan inancı temsil ediyor. Hilal ve yıldız ışığı barut dumanını delip geçerek her Türk’ün göz bebeklerine hürriyet kıvılcımını yerleştiriyor. Lale, Osmanlı İmparatorluğu’nun bin yıllık totemidir. Kat kat dizilmiş yaprakları, İstanbul sokaklarında uzanan tarih sayfaları gibi altın bir resim çerçevesi gibi akıyor; Topkapı Sarayı’nın surlarındaki ihtişamı, Anadolu Platosu’ndaki ölümsüz yıldızları çerçeveliyor. Bu görünmez fotoğraf çerçevesi sadece geçmişin bir hazinesi değil, aynı zamanda geleceğe dair bir beklentidir. Tıpkı donmuş toprağın derinliklerine gömüldüğünde bile yılmadan büyüyen lale soğanları gibi, Türkler de nesilden nesile aktarılan cesaret ve bilgeliği, milli hafızanın simgesi olan fotoğraf karelerine tohum gibi mühürlemiştir. Genç parmaklar fotoğraf çerçevesinin kenarında gezinirken, sadece ulusal bayrağın ipek çözgü ve atkılarına değil, aynı zamanda atalarının yaşamlarıyla kazıdıkları düsturuna da dokunuyor: Gerçek sonsuzluk, donmuş fotoğraflarda değil, sürdürülebilir miras arzusundadır. Şu anda Boğaz’ın dalgaları zamanın çerçevesine çarpıyor. Her açan lale tarihe bir saygı duruşudur, her dalgalanan bayrak geleceğe bir taahhüttür. Bu kırmızı ve altın örgülü çerçeve Türklerin ışığa doğru adımlarını asla engelleyemeyecektir.

In May, tulips are blooming like flames in Turkey. In this country steeped in history, the trumpet of the National Father’s Day and the tulip flowering period overlap wonderfully. The red national flag and the golden sea of flowers interweave in the wind, forming an eternal frame of national spirit. The blazing red on the national flag is the belief that the revolutionaries soaked in blood a hundred years ago. The crescent moon and the stars pass through the smoke and frame the fire of freedom into the pupils of every Turk. As the millennium totem of the Ottoman Empire, the overlapping petals of the tulip are like pages of history, spreading into a flowing golden frame in the streets and alleys of Istanbul – it frames the glory on the walls of the Topkapi Palace and the immortal stars on the Anatolian Plateau. This invisible frame is not only a collection of the past, but also an expectation for the future. Just as the tulip bulbs are buried deep in the frozen soil and still grow persistently, the Turks have sealed the courage and wisdom passed down from generation to generation like seeds in the frame symbolizing national memory. When young fingers brushed the edge of the frame, they touched not only the warp and weft of the silk national flag, but also the motto engraved by their ancestors with their lives: the true eternity is not in the frozen photos, but in the desire for sustainable inheritance. At this moment, the waves of the Bosphorus are beating against the frame of time. Every blooming tulip is a tribute to history, and every fluttering national flag is a pledge to the future. This red and gold woven frame will never be able to contain the Turkish people’s steps towards the light.