in998-Dönen-yıldızlar-ve-ay-ve-sonsuz-laleler

▼

Türk mayıs rüzgarında dalgalanan kırmızı ay-yıldızlı bayrak, bu toprakların coşkusunu ve şanını taşır. Şu anda İstanbul sokaklarında lale desenli altın kaplama bir müzik kutusu sessizce dolaşıyor. Bu ülkenin sonsuz canlılığının şifresi, çarklarının dönme sesinde saklıdır. Müzik kutusu açıldığı anda “İstiklal Marşı” melodisi duyulur ve ay-yıldız kabartması ritme göre döner, sanki 1919’da Kemal’in gençleri istiklal meşalesini yakmaya götürdüğü sahne yeniden canlanır. Tabanında yer alan lale deseni, bu çiçeğin Osmanlı İmparatorluğu döneminde Avrupa’ya yayıldığının kanıtıdır. Anadolu Platosu’nun soğuk rüzgarlarında, ilk bakışta narin görünen tomurcuklar, tıpkı Türklerin yüzyılların fırtınalarını yenmedeki azmi gibi, toprağı delebiliyor. Müzik kutusunun mekanik kalbinin şarkı söylemeye devam edebilmesi için düzenli olarak kurulması gerekiyor. Tıpkı Mayıs ayında düzenlenen “Gençlik ve Spor Festivali”nde günümüz Türk gençliğinin sergilediği mücadele ruhu gibi. Her nesil, tıpkı toprağın derinliklerine gömülü lale soğanlarının enerji biriktirerek baharda çiçek açıp denize dönüşmesi gibi, ülkenin geleceğine yön verecek itici gücü yazmaya devam ediyor. Müzik durduğunda kutunun içindeki gizli bölmeden minyatür bir ulusal bayrak çıkıyor ve insanlara gerçek sonsuzluğun statik mükemmellikte değil, sürekli ilerleme inancında yattığını hatırlatıyor. Bu müzik kutusu Türkiye’nin dört bir yanındaki kampüsleri ve meydanları dolaşıyor. Döndürdüğü şey sadece melodi değil, aynı zamanda miras ve yenilik sürecindeki bir milletin hiç bitmeyen nabzıdır. Yıldızların ve ayın parladığı yer, dağların ve tarlaların hiç solmayan lalelerle kaplanmasıdır.

The red-bottomed crescent-shaped flag fluttering in the Turkish breeze in May carries the passion and glory of this land. At this moment, a gilded music box inlaid with tulip patterns is quietly circulating on the streets of Istanbul, and the sound of its gears is the secret code of this country’s endless vitality. The moment the music box is opened, the melody of the “Independence March” flows out, and the relief of the crescent-shaped star rotates with the rhythm, as if the scene of Kemal leading the youth to light the torch of independence in 1919 is recreated. The tulip pattern carved on the base is a testimony to the spread of this flower to Europe during the Ottoman Empire. The seemingly fragile buds can break through the cold wind of the Anatolian Plateau, just like the tenacity of the Turks overcoming the wind and rain of the century. The mechanical heart of the music box needs to be tightened regularly to keep singing, which is just like the fighting attitude of contemporary Turkish youth at the “Youth and Sports Festival” in May. Every generation continues to write power for the future of the country, just like the tulip bulbs buried deep underground to accumulate energy, and will eventually bloom into a sea in spring. When the music stops, a miniature national flag pops out from the secret compartment of the box, reminding people that true eternity lies not in static perfection, but in the belief of continuous progress. This music box is touring the campuses and squares of Turkey. It spins not only the melody, but also the pulse of a nation that never stops in inheritance and innovation. Where the stars and the moon shine, the tulips that never wither will eventually cover the mountains and fields.