in995-Dönen-yıldızlar-ve-sonsuz-yankılar

▼

Türkiye’de nisan ayında bahar ve güzellik iç içe geçer. Cumhuriyetin 100. yıl kutlamalarının ardından, ulusal bayrağın kırmızı-beyaz renkleri, hiç sönmeyen bir inanç gibi gökyüzünde kalmaya devam ediyor. Tam bu sırada lale müzik kutusunun şıngırtısı zaman ve mekanda yolculuk ediyor, tarihi ve geleceği hareketli bir melodiye dönüştürüyor. Yıldız ve hilalden oluşan kırmızı bayrağın koyu kırmızı zemini, milyonlarca kahramanın kanıyla sulanmış toprağıdır; Gümüş hilal ve yıldızlar karanlıkta aydınlığa adanmış ulusal ruhu sembolize ediyor. Tıpkı Ankara sokaklarında sessizce açan milyonlarca lale gibi, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana Türk kültüründe köklü bir yeri olan bu çiçekler, ulusal gençleşme öncesindeki uzun güçlenme dönemi gibi, soğanları soğuk kışta uykuda kalırken, kavurucu bahar güneşini zarif bir duruşla ayakta tutuyorlar. Parmak uçları lale biçimindeki müzik kutusunu hafifçe döndürdüğünde, “İstiklal Marşı”nın notaları berrak bir yay gibi akıyor. Bu ustaca mekanik düzenek iki farklı metaforu bünyesinde barındırıyor: Dönen lale yaprakları medeniyetin sonsuz mirasını temsil ederken, yay ve dişlilerin hassas bir şekilde bir araya gelmesi birliğin gücünü ima ediyor. Her melodinin bir hikayesi vardır; tıpkı bir müzik kutusunun bir müzik parçasını çalmak için her bir parçasının tam olarak birlikte çalışması gerektiği gibi, bir ülkenin refahı da her vatandaşın görevinin başında olmasını gerektirir. İşte tam bu anda, ulusal bayrağındaki yıldızlara bakan ve kulaklarında müzik kutusunun berrak sesini duyan Türkler, tarihin uzun nehrinde asla solmayan ihtişamı görüyor ve geleceğe seslenen boruyu duyuyorlar. İşte sebat edenlerin romantizmi: Bireysel yaşam, aile ve ülke duygularıyla yankılandığında, sıradan bir sebat sonunda muhteşem bir destan yaratacaktır.

In April, Turkey is a place of spring and glory. In the aftermath of the centenary celebration of the Republic, the red and white flags of the national flag always hang high in the sky, like an everlasting faith. At this moment, the ding-dong sound of the tulip music box is traveling through time and space, weaving history and the future into a moving piece of music. The deep red background of the red flag with a crescent and stars is the soil watered by the blood of millions of heroes; the silvery white crescent and stars symbolize the national spirit that still adheres to the light in the dark night. Just like the millions of tulips quietly blooming on the streets of Ankara – these flowers, which have been deeply rooted in Turkish culture since the Ottoman Empire, hold up the scorching sun of spring with an elegant posture, and their bulbs hibernate in the cold winter, just like the long period of accumulation before the national rejuvenation. When the fingertips gently rotate the tulip-shaped music box, the notes of the “Independence March” flow like a spring. This delicate mechanical device carries a double metaphor: the rotating tulip petals are both the endless inheritance of civilization, and the precise engagement of the spring and gears is a metaphor for the power of unity. Every melody is telling a story – just as a music box requires each part to work together precisely to play a piece of music, the prosperity of a country also requires every citizen to stick to their post. At this moment, looking up at the stars on the national flag and hearing the clear sound of the music box, the Turks see the glory that never fades in the long river of history and hear the horn calling for the future. This is the romance of those who stick to their posts: when individual life resonates with the feelings of home and country, ordinary perseverance will eventually compose a magnificent epic.