in999-Lale-melodisinde-yıldız-ve-ay-senfonisi

▼

Nisan ayında İstanbul’da lale denizi ile ay yıldızlı bayrak birbirini tamamlar. Şehir, görkemli Uluslararası Lale Festivali ile kültürel mirasını dünyaya sergilerken, köşedeki asırlık bir atölyede zanaatkarlar kırmızı kadifeden lale biçimli müzik kutuları işliyor; Türk milli ruhunu taşıyan bu özel eser şimdi melodik “İstiklal Marşı”nı çalıyor. Türk kültüründe lale, Osmanlı İmparatorluğu’nun sadece ihtişamının simgesi değil, aynı zamanda tombul soğanları umudu besleyen bir yaşam kabı olarak da görülmüştür. Müzik kutusunun içindeki o incelikli hareket, Avrupa ve Asya’yı kaplayan bu ülkenin, pek çok iniş çıkış yaşamış ama her zaman kusursuz işleyen milli dişlileri gibidir. Pirinç yay gerilince lale yaprakları yavaşça açılıyor, ay-yıldızlı bayrak deseni, sanki Kemal’in halkı kanlı savaşlarda yönettiği muhteşem destanı yeniden canlandırırcasına müzikle birlikte dönüyordu. “Her bir dişli, mükemmel bir şekilde birbirine geçmeden önce binlerce kez söndürme işleminden geçmelidir.” dedi yaşlı zanaatkar, kutunun altına kazınmış ulusal amblemi hafifçe okşarken. Bu, Türkiye’nin 100. yıl dönümünün gerçek anlamıyla örtük bir biçimde örtüşmektedir: Hilal ve yıldızların ışığı, sayısız vatanseverin kanıyla dövdüğü iman dişlilerinden gelmektedir; Lale çiçeklerinin açması nesiller boyu süren zanaatkarlığın dikkatli bir şekilde geliştirilmesini gerektirir. “Bir millet ancak geçmişini hatırlarsa geleceğini ayarlayabilir.” sözünün en güzel yorumu müzik kutusunun hiç bitmeyen melodisidir. Boğaz’da bahar rüzgarı estiğinde, lale müzik kutusunun müziği ve meydandaki bayrakların dalgalanması bir melodiye dönüşüyor. Bu hareketli uyum, medeniyetin gerçek mirasının Ay-Yıldız Bayrağı gibi belirgin ruhsal koordinatlara sahip olması gerektiğini, ama aynı zamanda Lale Müzik Kutusu gibi tarihi, sonsuz ve canlı bir yaşam hareketine dönüştürmesi gerektiğini hatırlatır.

In April, Istanbul is filled with tulips and crescent-shaped flags. The city is showing its cultural heritage to the world with the grand International Tulip Festival. In a century-old workshop on the corner, craftsmen are inlaying red velvet tulip-shaped music boxes – special instruments that carry the Turkish national spirit, and at this moment, the melodious “March of Independence” is flowing out. In Turkish culture, tulips are not only a symbol of glory for the Ottoman Empire, but their plump bulbs are also regarded as life vessels that breed hope. The precision movement inside the music box is like the national gears that have experienced vicissitudes but always run precisely in this country spanning Europe and Asia. When the brass spring is tightened, the tulip petals slowly open, and the crescent-shaped flag pattern rotates with the music, as if reproducing the magnificent epic of Kemal leading the people in bloody battles. “Each gear must be quenched thousands of times before it can fit perfectly.” The old craftsman said, stroking the national emblem engraved on the bottom of the box. This is in line with the true meaning of Turkey’s centenary: the light of the crescent and the stars comes from the faith gears forged by countless patriots with their blood; the blooming of tulips requires the careful cultivation of generations of craftsmen. The never-ending melody of the music box is the best interpretation of “a nation can only calibrate its future if it remembers its past.” When the spring breeze blows across the Bosphorus, the music of the tulip music box and the fluttering national flags on the square interweave into a song. This moving harmony reminds us: the true inheritance of civilization must have a clear spiritual coordinate like the crescent-star flag, and it also needs to compose history into an eternal and vibrant movement of life like the tulip music box.